‘’Özgürlüğün de Eşitliğin de Adaletin de Kaynağı Ulusal Egemenliktir’’.
Ülkemizde ne yazık ki çalışanlar birtakım sebeplerden dolayı çalıştıkları süreye ait ücretlerini zamanında işverenden alamıyor ve bu konuda oldukça büyük sıkıntılar yaşıyor. Her ne kadar uygulamada çalışma süresine ait olarak işverenden alınacak para için “maaş” kavramı kullanılıyor olsa da İş Kanunu’nda bu kavram ÜCRET olarak nitelendirilmiş ve tanımı yapılmıştır.
Yasada bahsedilen ücret kavramı geniş anlamı ile değerlendirilmektedir. Yani safi olarak günlük ya da aylık çalışma bedeli değil bunların yanı sıra ikramiyeler, primler, yol, yakıt ya da giyecek yardımları da ücret kapsamında sayılacaktır. Ücretin ödeme zamanı ve ödeme şekli de kanunda düzenleme bulmuştur.
Kanunda belirtilen emredici nitelikteki tüm bu düzenlemelere göre ne yazık ki işveren ücret ödeme borcunu bazen yerine getirmemektedir. Ancak bu hallerde işçiye kanun ile tanınmış birtakım haklar bulunmaktadır. İşçinin işverene nazaran kendi aralarındaki ilişkide daha korumasız olması hukuken kabul edilemez olup bu nedenle de işçi taraf kanun ile korunmaya çalışılmıştır. Ücret ödenmemesi hususunda da işçiye birtakım haklar tanınarak bu koruma sağlanmaya çalışılmıştır. Buna göre işverenin ücret ödeme borcunu yerine getirmemesi halinde işçi;
İşçi ücret hakkını yasal faizleri ile beraber işverenden dava yolu ile talep etme hakkına sahiptir. Ancak burada isteyebileceği şeyler sadece ödenmeyen ücret ve yasal faizidir. Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi kalemler iş ilişkisi hala devam ettiği için istenemeyecektir.
İşçinin ücret talebinde bulunması 5 yıllık zamanaşımı süresine bağlıdır. Hizmet süresi daha fazla olsa bile en fazla 5 yıl önceki ücretlerin talep edilebilmesi mümkündür. Ayrıca daha önce bahsettiğimiz üzere ücret geniş kapsamlı bir kavram olduğu için işçi burada çalışmasına karşılık ücretini, primlerini de işverenden talep edebilecektir.
İş Kanunu’nda işçinin ücretinin ödenmemesi işçi için haklı fesih sebebi olarak sayılmıştır. İşçinin ücretinin ödenmemesi halinde işçi iş sözleşmesinin bitmesini ya da bildirim sürelerini beklemek zorunda kalmadan iş sözleşmesini derhal feshedebilecektir. Haklı bir fesih yaptığı için de işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır.
Ancak burada belirtilmesi gereken önemli bir husus bulunmaktadır. Öncelikle ücret ödenmemesi sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için işçinin tarih itibari ile ücrete hak kazanmış ve işverenin bu ücreti işçiye ödememiş olması gerekmektedir. Ancak Yargıtay ücret ödememe konusunda SÜREKLİLİK aramaktadır. Yani kısa süreli gecikme hallerinde işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğinden bahsedilemeyeceğini bunun HAKKANİYETE AYKIRI olduğunu söyleyerek ücret ödememe konusunun ancak süreklilik arz etmesi halinde haklı nedenle feshin kabul edilebileceğini belirtmiştir.
İşçi iş akdini feshedip benzer nitelikte bir iş bulamayacağını düşünerek iş akdini feshetmekten haklı olarak kaçınabilir. Bu durumda ise yapabileceği kendisine kanunen tanınmış bir hak olan iş görmekten kaçınma olabilecektir. Ancak bu hak istenildiği gibi kullanılabilecek bir hak olmayıp ancak yasada öngörülen şartların oluşması halinde kullanılabilecektir. Kanun maddesinden de açıkça görüleceği üzere iş görmekten kaçınma hakkını kullanabilmek için;